———-
1 – Merhaba Arkadaşlar,
Geçtiğimiz gün yaşanan ve Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin tek taraflı olarak, şahsımı ve çalışma arkadaşımı hedef gösterdiği tatsız olaya ilişkin açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. Aslında saldırıya uğradığım, mağduru olduğum olayı büyütmeme ve kapatma kararı almıştım.
2 – Ancak, olaydan sonra haklarımı koruması için üye olduğum Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin şahsımı hedef gösteren açıklaması nedeniyle ben de gerçekleri anlatmaya karar verdim. Bu flooddan sonra kimin haklı, kimin haksız olduğunu meslektaşlarımın takdirine bırakıyorum.
3- Bu floodda gazetecilerin haklarını koruması için seçilen bir cemiyet başkanının, oturduğu koltuktan aldığı güçle, üyesi olan bir gazeteciye yaptığı saldırıyı, ettiği küfürleri, sonra da kendini temize çekmek için cemiyetin ismini nasıl kullandığını okuyacaksınız.
4 – Ben 8 yıldır başta Diyarbakır olmak üzere birçok şehirde muhabirlik yapıyorum. Beni tanıyanlar bilir. Büyüklerime saygıda asla kusur etmem, hele meslek büyüklerime sonsuz saygı duyarım. Çünkü düsturum Hz.Ali’nin “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” sözüdür.
5– Şimdi olaya gelelim. Görev yaptığım ofiste benimle aynı konumda olan, yani muhabir olarak çalışan GGC Başkanı ile 1 Mart günü talihsiz bir olay yaşadık. Büromuzun misafir odasında haberle ilgili gelen bir videoyu izlerken, odada bulunan bu kişi bana aynen şu ifadeleri kullandı;
6 – “Dışarıda cemiyet başkanının gazeteci dövdüğünü mü söyletmek istiyorsun?”
Ardından ağır küfür ve hakaretlerle birlikte, “O laptopu senin kafanda parçalarım. Seni dışarıda dövdürürüm”şeklinde tehditlerde bulundu. Yaşanan tartışma üzerine büroda bulunan arkadaşlar odaya geldi.
7- Terbiyem müsaade etmediği için ettiği hakaret ve ağır küfürleri burada yazmayacağım. Ama yaşanan olaylara bürodaki tüm arkadaşlar şahittir. Ben çalışmış olduğum kurumdaki herkesi ailem olarak gördüğüm için aile içinde yaşanan sıkıntıların orada kalacağını düşünüyordum.
8 – Daha sonra bürodaki arkadaşlar yakın olmamamız için bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Tam bu sırada GGC Başkanı, masanın üzerinde bulunan cam küllüğü alıp, tartışmalı sözlerle bana fırlatmaya çalıştı. Ben de kendimi korumak amacıyla kendisini elimle uzaklaştırdım.
9 – O kadar kin ve nefret doluydu ki, küllüğü fırlatamayınca o hırsla odadaki sandalyeyi bana fırlatmak istedi. Bu saldırı girişimine de büro sorumlusu müdürümüz sandalyeyi tutarak izin vermedi. Arkadaşlar kendisini odadan uzaklaştırırken de küfür ve hakaretlerine devam etti.
10 – İşin özü, kendisine yumruk attığımı iddia eden GGC Başkanı ile tek fiziki temasım, cam küllüğü kafama fırlatmak isterken ellerimle onu uzaklaştırmamdan ibarettir. Daha sonra aramızda herhangi bir temas olmadı, olayın ardından büro müdürümüz kendisini habere gönderdi.
11 – Şimdi işin asıl skandal boyutuna geliyorum. Bu kişi hemen gidip GGC yönetimini toplamış, GGC yönetimi de olayın taraflarını dinlemeden, bize söz hakkı tanımadan, sadece bu kişinin söyledikleri ile “GGC Başkanı’na saldırıyı kınıyoruz” şeklinde bir açıklama yaptırmıştır.
12 – “GGC Başkanı’na saldırı” açıklamasını görünce şok oldum tabii. Saldırıya uğrayan, hakaret edilen benim. Üstüne üstlük benim haklarımı koruması gereken GGC yönetimi, üyesini dinlemeye tenezzül bile etmeden, adımı açıkça yazarak beni hedef göstermiş. Neyse devam edelim.
13 – Gazeteciliğin temel kuralı, bir olay olduğunda tarafların tümünün görüşlerine başvurmaktır. Mahkemelerde karar verilmeden önce hakkında karar verilecek kişi dinlenir, ifadesi alınır ve karar verilir. GGC ise hiçbir şekilde bizi aramadan, bilgimizi almadan bizi hedef gösterdi.
14 – Kısa bir süre sonra da benim ve arkadaşım Emrah Kızıl’ın GGC üyeliğimizin hukuksuzca iptal edildiğini öğrendim. Üstelik hiçbir şekilde tahkikat yapılmadan, savunmamız alınmadan üyelikten atılmışız. Hukuksuzca, çünkü hiçbir prosedür uygulanmadan, üyeliğimiz sonlandırılmış.
15 – Tüm bu yaşananları yargı makamlarına taşıdık, suç duyurusunda bulunduk ve GGC Başkanı hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunda eminim ki adalet tecelli edecektir. Zira olay ne kadar manipüle edilse de şahitler vardır, bu ülkede yargıçlar vardır. Adalete güveniyorum.
16 – Benim asıl canımı yakan şey ise neredeyse yarım asırdır gazetecilerin hakkını savunan GGC’nin bu olaya alet edilmesi. Çünkü kendi üyelerine “Saldırgan” diyerek hedef gösteren GGC yönetimi, gazeteciliğin temel kuralı olan tarafsızlığı da yaptıkları bu açıklamayla yitirmişlerdir.
17- Şimdi o kararda imzası olan meslektaşlarıma soruyorum; siz bundan sonra hangi gazetecinin hangi hakkını savunacaksınız? Peki, mesleğimizin temel kuralı olan tarafsızlık ilkesine ne oldu? Siz hangi hak ve hukuklu beni hedef gösterip üyelikten atıyorsunuz?
18- Hukukçularla da görüşüyoruz. Yapılan açıklama ve üyelikten atılmamız tamamen hukuksuz. GGC yönetimi de göstermiş olduğu bu tavırla “Görevi kötüye kullanmak” suçunu işlemiştir. Bununla ilgili hukuki girişimlerimiz de devam etmektedir.
19 – GGC yönetimine bir sorum daha var. İddianıza göre, ben GGC Başkanı’na yumruk atmışım. Bu iftiranın doğru olduğunu varsayarsak, bu kişi neden gidip darp raporu almadı ve en yakın polis merkezine şikayette bulunmadı? Neden sizlerden biri arayıp olayı bizden de dinlemediniz?
20 –Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti hepimizin yuvası ve kimsenin malı değildir. Şikayet dosyamızın şüphelisi olan bu şahıs, köklü geçmişi olan ve şehrin en itibarlı kurumlarından biri olan GGC’yi kişisel meselesine alet etmiş ve itibar kaybettirmiştir. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.
21 – Tekrar ediyorum. Bu olayda GGC Başkanı’na bir saldırı sözkonusu değildir. Bilakis GGC Başkanı’nın bir cemiyet üyesine saldırısı, tehditleri ve hakaretleri, şahitlerin de huzurunda sabittir. Şartlar böyleyken bu açıklamaya nasıl izin verdiğinizi çok merak ediyoruz.
22 – Hakkımda yapılan açıklama ve üyeliğimin hukuksuzca silinmesine ilişkin hukuki tüm haklarım saklıdır. Biliniz ki, hakkımı bağımsız mahkemelerde arayacağım. Emin olun ki, mahkemeler sizin gibi savunma almadan hakkınızda karar vermeyecektir. Adalete olan inancım tamdır.
23 – Üzüldüğüm tek nokta, büyüklerimizin onurla, şerefle bugüne kadar getirdikleri, yuvamız olan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin isminin bu olaya alet edilmesidir. Yazık ki, koskoca GGC’yi kendi üyesini hedef gösterecek hale getirdiniz. Yazık. Hem de çok yazık.
24 – GGC yönetimi olarak tarafsızlık ve meşruiyetinizi kaybetmiş bulunuyorsunuz. Dünya üzerinde kendi üyesini, üstelik iftiralarla ve açıkça ismini yazarak hedef gösteren ilk basın meslek örgütü olarak tarihe geçtiniz.
25 – Herkes bilmelidir ki, GGC birilerinin kişisel çıkarlarına alet olacak bir kurum değildir. Biz gerçek gazeteciler olarak buna da asla izin vermeyeceğiz. GGC, gazetecilerindir ve öyle olmaya devam edecektir. Hiç kimse oturduğu koltuktan güç alarak bir GGC üyesini tehdit edemez.
26 – Son olarak, bundan sonra başıma gelecek herhangi bir olumsuzluktan, “Seni dışarıda dövdürürüm” diye açıkça tehdit eden GGC Başkanı sorumludur. Elbette bağımsız yargı, bu mafyavari tehditlere kayıtsız kalmayacak ve gereğini yapacaktır.
27– Bu süreçte gerek telefonla, gerek sosyal medyadan desteklerini sunan, yanımda olan tüm dostlara şükranlarımı sunuyorum. Hukuki mücadelemi sonuna kadar sürdürecek, gerçeklerin açığa çıkması için elimden geleni yapacağım. Saygılarımla.
Yorum ekle